hileli hazların hüznünden
çocuk
gamzelerine sığınırım
ağustosla
selamlaşırım sonra
boş
sokakların huysuz tellağı
başka
günleri olmalı derim ömrümüzün
uçurumsuz
bir dünyanın uğultusunda
yüzümüz
olmalı kendimize seslenmeye
ki
saklayabilsin bizi kader uzak yollardan esirgesin
biliriz
belki sonra bilinmesi gerekeni
bir
ölümsüzlük daha çökmeden üstümüze
yaşlı
şair mucizesizlikten yakınadursun
serüven
desek kafi
düşümde
görmüşüm seni
korkuların
kahreden kokusuna
gücenir
balkon fesleğenleri
fırtına
öncesi hissizliğidir bu
işte
budur rüyasız uykularda
gömülsem
kokuna
yeni
doğmuş ölüler gibi dediğim
kurtulsam
başvuru tarihlerinden
ve
saltanatından sahte peygamberlerin
eve
dönerken köpekler sorular gibi uyuyorlar
çeşitlenen
tesellilerin bozulmuş kaymakları
hangi
renk korur insanı bu yağmurdan
birlikte
beklemezsek yarım tabloları
kaygıların
zaferi hep buruk değil mi zaten
korkularla
savaş haince değil mi hep
günler
peşim
sıra devrilen taşlar
fokurdayan
denizinden geçerim gençliğin
arkadaşlar
kim bilir neredeler şimdi
hangi
mevsimden bihaber
yoksa
hala köşe başlarında saklarlar mı
sigaralar
ardına masum tedirginlikleri
ya
gelmezse
ya
gelirlerse
kimi
tövbesi yok bir günahın
son
demlerinde eriyor
kendinin
acı bir hatırası halinde
uzanıyor
son nefesine
anlayamadan
açlığını
başka günleri olmalı ömrümüzün
başka
günlerinde ömrümüzün çünkü
yetmez
olur ahmakların temizliği
dupduru
kendimizizdir akarız birbirimizden
cıvıl cıvıl okul bahçesinde çocuk sesleri
tütsüler
ve eksik koymaz hiçbir şeyi
huzurdur tozları uçuşan ışıl ışıl
kara
perdeden sızan güneşte